NRP yani Neonatal Resüsitasyon Programı; Sağlık Bakanlığı’nın çok üstünde durduğu, yenidoğan bebeklerin ilk bakımı ve müdahalesi ile ilgili çok değerli bilgilerin aktarıldığı, uygulamalarla desteklenen ve birçok çocuğun sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam etmesini sağlayan bir eğitim programı. İlk NRP eğitimimi asistanlık yaparken almıştım. 3 günlük yoğun bir ders ve uygulama programı sonrası taşlar yerine oturmuştu. Bu programa bebeğe eli değen herkes katılmalıydı bence ama eğitimci sayısının azlığı, eğitim alacak kişilerin programa katılmasıyla işleyişte olan aksamalar nedeniyle kurs sayısı ve sıklığı yeterli olamıyordu. Bolu ilinde işe başladıktan sonra bir gün İl Sağlık Müdürlüğü’nden bir telefon aldım. NRP eğitimcisi olmak ister miydim acaba? Bilmem ister miydim? Aslında çok isterdim ama bize eğitim veren eğitmenlerimiz kadar güzel ders anlatıp sabırla, defalarca ve doğru bir şekilde bilgi aktarmak benim harcım mıydı? Haydi, hepsini geçtim, eğitimci olmak ayrı bir meziyettir. Yapabilir miydim, var mıydı acaba bende bu yetenek? Cesaretimi toplayıp, insan denemediği her şeyde %100 başarısız olur prensibine dayanarak “evet” dedim.
Eğitimci olmak, “lord” unvanı almak gibi bir anda olmuyor maalesef. Önce NRP eğitimine tekrar katılmanız gerekiyor, sonrasında eğitimci eğitimine gidip “eğitimci adayı” sıfatı kazanıyorsunuz. Daha sonrasında ise en az beş eğitime katılıp yavaş yavaş ders anlatmaya başlıyorsunuz. Bu işin duayenlerini gözlemleyerek onlardan bir şeyler öğrenmeye, öğretme ve bilgi aktarma yeteneklerinizi geliştirmeye çalışıyorsunuz. Bilgiye sahip olmak yetmiyor, bu bilgiyi doğru ve kolay anlaşılabilir şekilde aktarmayı başarmak gerekiyor.
Eğitimci eğitimi sonrası katılacağım ilk eğitim için geri sayım başladı ama ne kadar sürecek belli değildi. Sonunda beklediğim haber geldi ve ilk kurs programının Bolu’da olacağını öğrendim. Güzel, en azından deplasmanda değilim. Bir süreliğine rafa kaldırdığım kitaplar ve ek kaynaklar tekrar indirildi. İlk katılımım olduğu için ne kadar aktif rol alacağım konusunda pek fikrim yoktu ama yine de heyecan doruktaydı.
Program akışı belli oldu ve ders anlatmam gerekecek. Anksiyete tavan, kalp ritmim 120. Konular defalarca okundu, kitapların altı üstü beş farklı renkli kalemle ciğer gibi olana kadar çizildi, her boş kalan yere notlar alındı, sunum için birkaç arkadaşa da zorla beni dinlemesi için işkence edildikten sonra hazır gibiyim. Aslında hiçbir zaman sosyal fobisi olan biri olmadım fakat yıllardır bu işe emek vermiş hocaların karşısında sunum yapacak olmak fikri uykularımı kaçırmadı değil.
Eğitimin ilk günü dizlerim titreyerek salondan içeri girdim. Ders salonları hazırlanmış, herkes alacağı kursun heyecan içinde. Ekibimiz çok deneyimli. Ankara, İstanbul ve Uşak’tan gelmiş hocalardan oluşuyor ve bu gerçekten harika bir güven duygusu hissettiriyor. Benim dersim öğleden sonra olduğu için önceki tüm dersleri pür dikkat izleyerek sunumu yaparken nasıl duracağım, sesimi nasıl ayarlayacağım konusunda katılan eğitimcilerden tüyolar kapmaya çalışıyorum. Tecrübe zamanla kazanılıyor malum, ama vaktim kısıtlı. Ekip üyelerinin verdiği güven duygusu, “merak etme, sunumun çok güzel geçecek” telkinleri ile sonunda sıra geldi.
Aslında zor olan sadece ilk cümleymiş. 8 yıllık kadın doğum uzmanıyım, doğal olarak konuya oldukça hâkimim. Sıkıntı karşımdakilere yararlı olabilmek, onlara bu kıymetli bilgileri sıkmadan verebilmek. İlk cümleden sonra geri kalan bir çorap söküğü misali ilerledi. Aralarda hocalarımla kurduğum göz temaslarından her şeyin yolunda gittiğini fark ettim. O kadar stres boşunaymış, ders bence su misali aktı. Gerçi dinleyenlere de bir sormak lazım, ama vallahi ben hiç sıkılmadım. Bıraksalardı 3 saat konuşurdum. Sahne korkusunu da yendikten sonra “evet” dedim kendi kendime, gerçekten çok önemli olduğuna inandığım bu eğitimin mutlaka bir parçası olmalıyım ben de.
Eğitimin geri kalanı ise tam anlamıyla muhteşemdi. Etkinliğine sonuna kadar inandığım ve gerçekten birçok bebeğin hayatının kurtarılmasında katkısı olacak bir süreçte yer almak ve bunu NRP’nin duayenleri ile yapmak inanılmaz bir keyifti. Kurs bitiminde sertifika dağıtılma sırası geldiğinde kurs sorumlumuzun yaptığı konuşma beni oldukça etkiledi. Başarılı geçen bir eğitim sonrası birilerine daha güncel bilgilerle doğru yaklaşımları tekrar katabilmek, bunun da bir başkasının hayatını kurtarabileceğini bilmek yapılan işin değerini daha da arttırdı. Konuşma sonrası sanki hafifçe gözleri bile doldu, yanılmış olabilirim belki ama benimkiler kesinlikle biraz sulandı.
Tüm işlemler bitip malzemeler de toplandıktan sonra hazır Bolu’dayken ufak bir Abant turu ve sonrasındaki yemek faslı ise ayrıca keyifliydi. İyi ki o telefon geldiğinde cesaret edip “evet” demişim. Kısaca bu eğitimin bir parçası olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum ve yapılacak sonraki eğitimi iple çekiyorum.
Bir Cevap Yazın